23 Aralık 2012 Pazar

Süksesyon

Bazı gerçekleri çok zorlasam da kafamdan atamıyorum. Hayatım boyunca hiç bu kadar emin olup da yanılmamıştım dediğim şeylerin üzerimde yarattığı baskı kendi düşüncelerime karşı dahi güvensiz kıldı beni. Çok net şeyler göremiyorum. Hayat lenssiz gözlerim gibi, bulanık. Kendi insiyatifimdekileri bir kenara bırakıp başka etmenlerin varlığıyla kurguladığım hayallerin gerçeklikten bu kadar uzak olması dayanılmaz bir acı veriyor. Eskiden sinirlendirirdi, şimdilerdeki getirisi acı ve karamsarlıktan ibaret. Bunu yaşayan insanların kurtulana kadar hizmet dışı kalması beklenir. Ben kalmadım. Tırnaklarımı olanca gücümle geçirdim hayat denen sert duvarın sırtlarına, hüzünle ama herşeye sırt çevirmeden. Ayakta kalmayı başardım ama tırnaklarımın acısını her gün iliklerime kadar hissettim.

Yürürken kafamı kaldıramam ben. Belleğime kazınmış silüetlerin sokaktaki insanlarla benzerlik göstermesine dayanamam çünkü. Kaderi ellerimde olmayan hayallerin sokakta karşıma çıkmasının düşüncesi bile korkuturken tüm gerçekliğiyle karşımda olması... Dayanamam buna. Bu yüzden insanların kat kat giyindiği, sadece gözlerinin göründüğü , bir an önce sokaklardan kurtulup kapalı alanlara girmek istediği soğuk ve karanlık dünya bana ait. Sokaklarda şakıyan insanlar yok, eğlenceli şarkılar kendini odalara hapsetmiş. Sadece yağmurun sesi , insanların koşuşturma görüntüleri var. İlgi çekmeye çalışanların rengarenk kaplı vücutları bile sadece siyahtan beyazdan ibaret.

Ve siz mutlu insanlar... Yaz boyu evlerinizde durmadınız, şuh kahkahalarınızla cıvıl cıvıl sokakların hakimiydiniz, tek bir boş kaldırım ,bank bırakmadınız. Şimdi eve kapanma sırası sizde. Sokaklar artık sizin değil , bizim. Mutluluğunuzla kirlettiğiniz her bir kaldırım taşını gözyaşıyla , yağmurla ıslatmaya geliyoruz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder